Bugüne kadar, hepimiz yeryüzünde yüzyıllardır kayıp kardeşlerimizi arıyormuşçasına, bir yalnızlık ve eksiklik hissiyatıyla, asla doyum elde edemeyeceğimiz gündelik heveslerin peşinden koşturup, tamamlanmaya çalıştık. Elimizde kalan ise, giderek artan egoizmimizden başka bir şey olmadı. Görünen o ki, biz bir yerlerde, bir şeyleri yanlış yapıyoruz, çünkü hiçbir çaba bizi nihai amacımıza götürmüyor yani mutlu olmaya…
İçimizdeki bu boşluk duygusunun yerine doğru bir amacın hevesini koyarsak, kötü eğilimlerimizin ve egoistik arzularımızın hapishanesinden kurtulabiliriz aslında. Anahtar ise, bizim için endişelenen, bizi kilitli kaldığımız bu yalnızlık ve doyumsuzluk zindanından çıkartacak olan doğru çevrenin elinde. Bu durumda kişi, doğru çevrenin içinde olmalı ve kendi sepetini değil, çevresindeki insanların sepetini sevgi meyveleriyle doldurmayı istemelidir. Çünkü zaten cömert olan doğa, biz başkalarına vermek istedikçe bize sonsuz hazinelerinin kapılarını ardına kadar açar. Bu böyledir ve her şey sevgi yasalarına hizmet eder. Evrende her şey çokluğa, birleşerek genişlemeye, çoğaldıkça güçlenmeye doğru ilerler. Herkes birbirinin sepetini sevgi ve güven meyveleri ile doldurursa, benim kendim için kaygılanmama gerek kalmaz. Hep birlikte, bir diğerini mutlu etme hevesi ve arzusuyla meyveleri toplarken, farklı seslerden ve notalardan birlikte söylediğimiz, insanı adeta büyüleyen şarkıların mucizevi melodilerinin sesi, sevgi şehrinin dört bir köşesinde yankılanır.
Meyveleri götürüp pazarda satmak için değil, sadece ve sadece sevgi okulundaki arkadaşlarımızı mutlu etmek için alıp kabul edersek, o meyvelerden lezzetli ve farklı reçeller yapıp, çorak topraklarında hiç meyve ağacı yetişmeyen şehirlerdeki insanlara götürüp tatmaları için sunabiliriz. Böylece onlar da hiç bilmedikleri bu sevgi meyvelerinden tadıp neşelenebilirler. Bu ağaçların neden onların bahçelerinde yetişmediğini sorduklarında ise, onlara sırrın; sevgi ve birlik tohumları, aşının ise, hep bir ağızdan söylediğimiz şarkıların melodileri olduğunu anlatmanın vakti gelmiş demektir.