Ben gerçeği görmek istiyorum diyorsan, bir dürbüne ihtiyacın olacak… Bizimle, hayatın gerçekleri arasında, uçsuz bucaksız bir uzaklık bulunmaktadır. Aslında her şey burada, yanı başımda olmasına rağmen, ben gerçeği kendimden çok uzakta hissederim. Çünkü, beni bu konuda motive eden çevrem , ayakları üzerinde duran birisi olursam, özgüvenimi yüksek tutarak girişimci ruhumu kamçılarsam ve rekabetçi dünyaya saldırgan bir anlayışla dalarsam rakiplerimi alt ederek başarıya ulaşabileceğim konusunda beni ikna etmiştir. Bütün eğitimim, güçlü olmak ya da güçlü olanın yanında olmak üzerine kurgulandı. Böylece, kötü eğilimim gelişti ve beni bir noktaya kadar hayatta tuttu. Fakat şimdi fark ediyorum ki artık böyle devam edemem. Hiçbir şey başkalarını alt etmek ya da egale etmek için yapacağım kurnazlığa değmez. Çabamın oranında ve sonucunda kesinlikle zararda olacağım. Sonunda elde edeceğim tüm sonuç, yalan bir başarıdan ibaret ve başkalarına verdiğim zarar bir şekilde bana dönüyor olacak.
Tüm bu durumu hayatımın amacı çerçevesinde sorguladığımda ise; amacın kendisi olmaktan çok uzakta olduğunu görüyorum. Bunun ötesinde, daha tatmin edici bir şeyleri araştırmaya başlıyorum. Bu noktada, herkesin kendini düşündüğü bir dünyada olduğum gerçeği beni korkutmaya başlıyor ve ne yapacağımı şaşırıyorum. Çünkü şimdiye dek, sadece kendi çıkarım için, savaşırcasına yaşamanın nasıl olacağına dair emin olduğum bilgilere sahibim. Ancak bunun ötesinde neyi ve nasıl yapacağıma dair tamamen çaresizim. Burada ki araştırmalarım, hayata dair sorularım, beni doğru bir çevreye getirmelidir. Ve anlamalıyım ki; yalnızca birbirine sevgi ve anlayışla bağlanan bir grup insanın yanında gerçek hayatı tekrar görmeye, aslında bunun nasıl bir hissiyat olduğunu hissetmeye başlayabilirim. Ben merkezci olarak gelişmiş doğamız, sonunda her birimizi tek başına çölde vahşi hayvanların saldırısına açık halde ve yakıcı güneşin tehditleri altında, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bırakır. Sadece birbirimizin saf iyiliğini ve bu dünyadaki amacımızın, iyi bir amaç olduğunu düşünen güven dolu insanların arasında, dünyanın bütün güzelliklerinin tadına varabiliriz. Bu durum, uzak gelecek dünyadaki varlığının bir amacı olduğunu düşünen, merak eden ve bu noktada benzer olduğumuz yakın bir çevre vasıtasıyla, bize dürbünle yıldızları seyretme imkanına sahip olduğumuz gibi fırsatlar sunar. Aramızdaki sıkı bağlar sayesinde, uzak realite bana yakınlaşmaya başlar. Bağ kurmaya ve iyi ilişkiler kurmaya çalıştığımız her kişi gerçeği görmede bize teleskobun lensleri gibi yardımcı olur. Hayatlarımızda, ilişkilerimizi iyi bir temelde, sürekli geliştirerek yol almalıyız. Gerçeği görmemiz ve problemlerimizin bütün çözümü buradan geçer. Dünyayı iyi bir şekilde görmek için bir merceğe, bir gözlüğe, dürbüne, mikroskoba ya da teleskoba ihtiyacımız var. O yüzden, gözlerim her zaman gerçek iyiliği arzulayan insanların üzerinde olmalı ve ben onların arasında olmalıyım.
Bu, hayat seli içerisinde sürüklenen bedenimizi kurtaracak, bize uzatılmış son dal parçasıdır. Buna tutunmalı ve kendimizi kurtarmalıyız. Gelişmiş bir bilinçle, birlik ve beraberliğin yaşamın gerçek gücü olduğunu böylece keşfetmeye başlayacağız.