Ben dediğimiz bedenimiz, zihnimiz ve düşüncelerimiz beş duyumuzla algıladığımız doğadan aldığımız izlenimler sonucunda oluşur. Arzularımız düşüncelerimizi , düşüncelerimiz ise eylemlerimizi yaratır . Bu zincirleme reaksiyonları birbiri ardına ekleye ekleye bugün olduğumuz kendimiz oluruz. Kendimiz oluruz derken kastettiğim , kendimiz zannettiğimiz o şey. Doğrusu bizler doğanın birer ürünü , meyvesiyiz. Her duyumuzda dışarıdaki etkiyi içimize alan bir yapımız var. Ses kulağımızdan içeriye giriyor , tat ağzımızdan içeriye , gördüğümüz şeyler , gözlerimize yansıyan ışığın gözümüzün arkasında beynimize göre işlenmesi sonucu görüntüyü de içimizde görmemizden dolayı oluşuyor. Ve bu ”alıcı” konumundan algıladığımız sistemi de karşıtlıklar üzerinden yorumluyoruz. Bu bizde bencil bir yaklaşım uyandırıyor. Ben ve doğa. Her şeyden ayrı bir ben algısının içerisindeyiz. Dışsal etkilerin bir ürünü olduğumuz için insani olmayan bu kapitalist sistem içinde yaşarken , medyanın bizlere normalmiş gibi gösterdiği ‘herşeyden önce kendini düşün’ fikrini yanlış benimsiyor ve farkında olmadan hastalanıyoruz.Dengesizce semirmiş bir ego yıkıcı ve mutsuz bir karakter yapıyor bizi. Ancak bu en büyük düşmanımız olan egonun kendisi değil canavar olan , onu kullanış biçimimiz. Bir eğilime doğal olarak sahip olmamız , onun bizim için en doğru şey olduğu anlamına gelmez. İşlenmesi gereken bir kaya gibidir ego. Onunla hiç ilgilenmez ve onu tanımazsanız başıboş büyür ve efendiniz olur. Ama onu iş üstündeyken yakalamaya ve kendi doğamızı tanımaya başladığımızda her şeyi yapmamızın arkasında yatan sebebin arzularımız olduğunu hissetmeye ve bilinç sahibi olmaya başlarız. Neyi nasıl isteyebileceğimizi ve neye ne yolla etki edebileceğimizi öğrenmeye başlarız.
Ego özel bir varlıktır ve niyet ile arzunun elindeki araçtır. Dengesizce semirmiş egosu olan birinin insanlara zarar verebilecek olması gibi çok düşük egolu bir insan da hayata etki edebilme konusunda fazla pasif kalacaktır. Doğanın muhteşem bir şekilde düzenlenmiş sistemi ego denen varlığı içimize boş yere yerleştirmiş olamaz. Doğaya baktığımızda dışarıda hiç bir rastgeleliğin olmadığını görüyoruz. Doğayla uyumlu ve birlik halinde yaşamak , onun benim içime yerleştirdiği niteliklerin hepsini doğru biçimde kullanmama bağlı. Çünkü biliyorum ki ben olmadan uyum bir eksik olacak. Çevreyle doğru bağı kurmak için, ilk kendimizden, başlamalıyız. Kendimiz , değiştirebileceğimiz ve elimizin altında olan , direkt müdehale edebileceğimiz tek organizma. Ta ki doğa yıkıcı egomuzun üstüne çıkıp başkalarına yönelik bağ ve sevgi verdiği zamana dek bu içsel çalışmaya gönüllü olmalıyız , kendi refahımız için. O zaman ego bizim aracımız olur, doğa artık başka bir arzuda bizi yeniden işler. Bizler sihirli birer araca dönüşebilme potansiyeline sahibiz ancak bunun için varoluşumuzun mekaniğini algılamaya çalışmamız ve böyle böyle bu konudaki arzumuzu büyütmemiz gerekiyor. Neden talep etmedin? denildiğinde kalakalmamak için , kendinizi bilmek ve özelliklerinizin daha yüksek ve uyumlu bir düzlemde genişlemesi için isteyin , isteyin , isteyin. İstedikçe yaptığınızı göreceksiniz.