Merhaba sevgili dostlar.
Hayattaki dengenin önemi büyüktür. Yaşamımız boyunca olumlu ve olumsuz koşullardan geçeriz. Her zaman imrenerek baktığımız, sorunların üstesinden gelen insanların, tek bir ortak özelliği vardır; her koşulda dengeli olmaları. Onlar, olumlu koşullarla karşılaştıklarında rehavete kapılmazlar, ayrıca olumsuz koşullarla karşılaştıklarında da feryat etmezler. Daima dengededirler.
Başımıza gelen doğal felaketler ya da kişisel sorunlar, dengede kalma egzersizi yapabilmemiz için harika fırsatlardır.
Günümüzde tüm dünyanın ortak sorunu olan krizler, doğal felaketler ve daha nice sorunlara baktığımızda hepsinin, insanlığın dengeli bir orta yol tutturmuyor olmasından kaynaklandığını görürüz.
İnsanlığın en büyük sorunu, orta çizgiden yürümemektir.
Bireysel yaşamlarımıza baktığımızda, kendimiz için almayı abartmamız, her zaman kötü sonuçlanır. Örneğin, günde sekiz bardak su içmek idealdir, ancak su içmeyi abarttığımızda zehirleniriz. Suyun faydası, tüketiminin aşırı olmasıyla zarara dönüşür. Bunu bilmek için bilge bir kişi olmaya da gerek yoktur. Bu durum apaçık gözlerimizin önündedir. İnsanoğlu olarak, yapmamız gerekenleri, ya hiç yapmıyoruz ya da aşırıya kaçıyoruz. Sonuç; hastalıklar, depresyon, boşanmalar, huzursuzluk…
Uluslararası ilişkiler açışından baktığımızda da yine orta bir denge tutturmanın önemini görüyoruz. Devletlerin devamını sağlayan vergi sistemlerinin, insan kaynağını oluşturan temel topluluğu, orta sınıf diye tanımladığımız nüfus oluşturur. Bu nüfus, insanlığın geri kalanına göre, yoksul ya da zengin değildir. Bu açıdan bakıldığında, hem az sayıdaki zengin nüfusun hem de çok sayıdaki yoksul kesimin doğrudan bağlı olduğu, ayrıca tüm sosyal yaşamın dayandırıldığı temel topluluk, tüm dünyada orta sınıftır. Bu kısımda yaşanan bir aksama, toplumların tüm katmanlarında hissedilecektir.
Yeni dünyada içimizden birileri yeni kuşağa dahil olacak. Bir yönleriyle, materyalist dünyanın kalıntılarından, yeni bir dünya inşa edecekler. Bu kuşak, orta yolun, hayatta dengede olmanın kıymetini bilen bir kuşak olacak. Bizler, portakal soymayı bilmeyen, domatesin markette üretildiğini sanan çocuklarımıza, yeni dünyanın empati kurabilen insanları olmayı öğretmekle görevliyiz.
Ve bizler, orta kuşak olarak, çocuklarımıza ve gençlerimize iyi örnek olmalıyız ve yeni dünya düzeni kurulurken, doğru bir köprü görevi yapmalıyız. Yeni yaşamlarımızı denge üzerine kurmalı ve doğa ile uyum içerisinde yaşamalıyız.