Okullardaki zil kullanımı, şimdiye kadar üzerinde çok durulmamış konulardan biri. Sıradan bir okulda ders, zil sesiyle başlar ve biter.
Peki, “Yaşam Bilgeliği” okulunda durum nasıldır?
Okullarda herhangi bir zil olmamalı. Çocuklar ve eğitmenler, konunun bittiğine birlikte karar verdikleri zaman, ders biter ve dinlenme başlar. Sonra öğrenciler, dinlenme zamanı sırasında, sınıftaki etkinlik süresince ortaya çıkan meseleleri tartışmaya devam edebilirler.
Daha sonra, yeni bir konu üzerine yeni bir ders başlayacaktır. Çocukların ve eğitmenin dersi ne kadar süre işlemek istediklerine bağlı olarak, ders on beş dakika ya da bir saat, artı on beş dakika sürebilir. Bu şekilde, çocuklar kendilerini ifade edebilir ve konuları tam anlamıyla çalışabilme yeteneği kazanırlar.
Diğer taraftan, zorlayıcı bir zaman çerçevesi olduğu zaman, öğrenci sorumluluktan kaçma eğilimi gösterir ve sadece dersin bitmesini bekler. Zaman çerçevesi olmadığında, çocuk, işlenen konunun dersin sonunda kaybolmadığını ve kendisinin hâlâ onu öğrenmesi gerektiğini hisseder.
Bizler de benzer şekilde, bir zaman aralığına sıkıştırılmamış, daima mükemmel bir doğanın içinde varız. Bu algı, kişinin kendi hayatını farklı şekilde ele almasını sağlar. İçimizde yaşama karşı tamamen farklı bir yaklaşım oluşur. Bu yaklaşım şöyle der: “Doğanın içindeyim ve toplumun içindeyim. Sorunlarımı diğer tüm insanlarla bağ kurarak ve birleşerek çözmeliyim.”