Ego, insanları birbirinden ayırır. Başkasına zarar vermek için, her şeyi yapar. Başkalarından daha iyi olmak, üstünlük kurmak için rekabet yaratır. Günümüze kadar egomuz büyüdükçe büyüdü. Bunu fark ettik. Anladık ki, böyle yaşamak bizi sürekli bir felakete sürüklüyor. Mutsuz, güvensiz, kaygılı, depresif, bencil, saygısız, saldırgan, gelecek kaygısı vb..
Peki şimdi ne yapacağız? Mevcut duruma zıt bir davranış örneği gösterebilir miyiz?
Mutlu olmamızı engelleyen rekabet duygusundan arınarak, eşitlik içinde olmak için birbirimizi desteklediğimizde pozitif gelişim sürecine girer miyiz? Dünyada her şey kötüye giderken, ben pozitif ilişki kursam ne, kurmasam ne diyebilirsiniz. Ama bu anlayışa gelirsek, birçok kişiyi de etkileyeceğimizden emin olabilirsiniz. Suya atılan taşla oluşan dalga misali… Ya da taşa sıkılan kurşun gibi… İlki sıyırır geçer, ikincisi iz bırakır. Aslında değişim, unutulan özlü sözlerin içinde de saklı diyebiliriz. İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır. Komşunu kendin gibi sev. Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.
Nasıl ki ilk oluşan küçük su dalgası birbirini etkileyerek büyük bir dalgaya dönüşür ise, başkasının iyiliği için bir şey yaparsak, kısa sürede tüm topluma yayılır. Herkesin
diğerlerinin genel yaşam standardını yükseltmek isteyeceği bir toplum inşa etme isteğine dönüşür.
Ben değişirsem, dünya değişir.