İlişkilerimizde doğru amacı belirlemezsek kendimize bir yol haritası çizemeyiz ve ilişkide yol boyunca sadakatle ilerleyemeyiz. Amacı olmayan her ilişki rüzgarda savrulan poşet gibidir. Kişiler rüzgar nerden eserse oraya yönelirler ve sonunda birbirlerinden uzaklaşıp kaybolmaya mahkum olurlar.
Arkadaşlık ilişkisi, kadın erkek ilişkisi, ebeveyn ilişkisi, öğretmen-öğrenci ilişkisi, usta-çırak ilişkisi, karı koca ilişkisi kısacası aklınıza gelen bütün ilişkilerin temelinde sağlam ve sarsılmaz bir amaç olmalıdır. Kişiler yolda ilerlerken bu amacın önemini birbirlerine hatırlatmalı ve birbirlerine güç vermelidir. Aksi takdirde ilişkinin pusulası şaşar ve yoldan sapmak kaçınılmaz olur.
Peki doğru niyet nedir? Bir ilişkide amaç ne olmalıdır? Kişiler ortak amacı belirlerken neleri dikkate almalıdır? Bu soruların üzerine düşünmeli ve doğru amacı birlikte inşa etmeliyiz. Yaklaşımlarımızı daima karşımızdaki kişinin istekleri ve hassasiyetlerini de gözeterek düzenlemeliyiz. ‘Bu ilişkiden ne koparabilirim’ şeklinde değil, ‘Bu ilişkiye ne ekleyebilirim’ diye düşünürsek herkes birbirinin ihtiyaçlarını kolaylıkla gidermiş olur. Böylelikle karşılıklı sorumluluk bilinciyle huzurlu ve güven dolu bir toplum oluşturabiliriz.
Egoist doğamız gereği hep başkalarından bizim için bir şeyler yapmasını bekleriz. İnsanlar beklentilerimizi yerine getirse bile tatmin olmaz, yeni beklentiler peşine düşeriz. Sürekli tekrar eden bu durum bize mutluluk değil mutsuzluk getirir. Bunun sonunun olmadığını anladığımızda ilişkimizin amacını sorgulamaya başlarız. Eğer yanlızca haz almak üzerine kurduğumuz bir ilişkimiz var ise karşımızdaki kişi bir süre sonra tükenir ve boşa kürek çektiğini anlayarak bizden uzaklaşır. Bu doğa kanunudur. Doğada her şey huzura ve tamamlanmaya doğru ilerler.
İlişkilerdeki amaç ilişkide olanların mutlu olmasıdır. Burada kastedilen bütün insanların bize sürekli mutluluk vermesi değil, alma verme dengesi içinde birbirimizi tamamlamamızdır. Gerçek mutluluk tamamlanmadan gelir.