Her gün yaşadığımız kaçınılmaz durumlardan biridir stres. İnsan, ağırlaşan yaşam şartlarına uyum sağlamaya çalışırken kendisini baskı altında hisseder ve bu durumda bazı zorluklar yaşamaya başlar. Bu zorluklar; yaşanan maddi sıkıntılar, iş hayatındaki olumsuzluklar, ilişkilerde çatışmalar olarak ifade edilebilir.
Salgınlar, açlık, iş dünyasında yaşanan krizler stres nedeni olarak tanımlanabilirken, ev hanımı için her gün yapmak zorunda olduğu işler, ya da bir kişinin gözlüğünü kaybetmesi aynı şekilde değerlendirilebilmektedir. Günlük hayatta yaşanılan bu stresler, kişinin fiziksel, duygusal, davranışsal, ruhsal sorunlar yaşamasına neden olabilmektedir.
Stresi, bireyin tehdit edici çevre özelliklerine karşı gösterdiği bir tepki olarak tanımlayabiliriz. Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan bir durumdur. Yani kişinin istek ve gereksinimlerinde bir engellenme söz konusudur.
Temel stres kaynaklarını çevresel stres, iş stresi, aileden kaynaklanan stres, sosyal çevre ve ilişkilerden kaynaklanan stres, bireyin kendi kendine oluşturduğu stres şeklinde sıralayabiliriz. Ancak bazı durumlar bir kişi için stres yaratırken, başkası için yaratmayabilir. Çünkü herkesin bir durum karşısında farklı tepki vermesi, onun insan olmasının doğasından kaynaklanmaktadır. Strese karşı verilen tepkiler uzun bir zaman dilimi içinde kronik hastalıkların gelişmesine zemin hazırlar.
Stres denilince çoğunlukla kötü stres anlaşılmaktadır. Negatif stres performansı düşürür. İnsan sağlığını olumsuz etkiler ve kişinin bireysel bütünlüğünü tehdit eder. Yani yıkıcı bir etkiye sahiptir. İyi stres ise insanların gelişimi ve yaşamı için gerekli bir durumdur.
Bireyin stres yaratan durumların üstesinden gelme çabasına stresle baş etme denir. İnsanın stresle nasıl baş edileceği konusunda çok fazla önerinin olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi bireye dışardan yapılan yardımdır. Bu hususta en etkili yol şüphesiz ki tıbbi müdahaledir. Ancak stresin sebep olduğu sonuçların ilaçlarla ortadan kalkmadığını ifade eden çalışmalar vardır. İkincisi, strese yol açacak problemleri, bireyin kendi kendine çözme yoludur ki bu hususta şüphesiz ki en etkili yollardan birisi inanç ve maneviyattır. Kişi inandığı zaman olayların kontrolünü daha kolay sağlayabilmekte ve olaylar kontrolden çıktığında dahi kişi bütünlüğünü koruyabilmektedir.
Dolayısıyla, stresle başa çıkmada, doğal bir tedavi olarak neyi uygulayabiliriz sorusunun cevabına, doğayla uygun bir yaşam, inanç ve maneviyat diyebiliriz.
Maneviyat tanımlanması çok zor bir kavram olmakla birlikte, bireyin, kendisi ve diğer insanlarla ilişkilerini, evrendeki yerini, yaşamın anlamını kavrama ve kabul etme çabası olarak tanımlayabiliriz. Maneviyatın ruhsal ve bedensel sağlığımızla olumlu ilişkilerini ortaya koyan ve yine bireyin iç dünyasındaki dengenin inançla sağlandığı konusunda pek çok araştırma sonucu vardır.
İnanan kişi, başına gelen bütün olumsuzlukları birer sınav ve olgunlaşma için bir adım olarak görmeyi ve bunlardan bir ders çıkarmayı öğrenir. Ve birey başına gelen sıkıntılı durumları kendisini Yaradan’a yakınlaştıracak bir fırsat olarak görüp hayatını ve davranışlarını gözden geçirip düzenleme yoluna girerse, manevi yönden kendini geliştirebilir.
Buradan da anlıyoruz ki hayatta kendine belli bir anlam ve amaç edinmiş, inanç ve değerleriyle bunu destekleyen ve hayatın anlamını arayan bireyler, hayatta karşılaştıkları yeni durumlara uyum gösterme ve sorunlarla başa çıkmada daha başarılı olacaklardır.