Bir zamanlar; ‘Dostluk’ adında, kalbinin iyiliğine çok güvenen, arkadaşlarına hiç yalan söylemeyen ve her zaman onların iyiliği için çırpınıp didinen bir kuş vardı.Uyanır uyanmaz kocaman ormanın her tarafını narin kanatlarıyla arşınlar ve bütün arkadaşlarını görüp onların halini hatrını sormadan, ihtiyacı olana yardımcı olmadan yuvasına dönmezdi. Arkadaşlarını kalbinde hissettiği için sanki onların içinde yaşardı ve bu birlik duygusundan aldığı enerjiyle hiç ama hiç yorulmazdı. Cıvıl cıvıldı.
Dostluk birgün yine her zamanki gibi arkadaşlarını bir bir ziyaret etmek için uçarken, tepesinde yağmur bulutları belirdi. Onların altında kalmayayım diye yükseldikçe yükseldi Dostluk ve artık normalde olduğundan çok daha fazla yükseldiğinde birdenbire çok güçlü bir şimşek çaktı üzerine. Dostluk , şimşeğin gücüyle düşmeye başladı ve düşerken, ağaçların sert dallarına çarptı. Bir çukura düşmüş, bayılmıştı. Kendine geldiğinde yağmurdan bu yana çok uzun zaman geçmişti ve Dostluk, hafızasını kaybetmişti. Her şeyi unutmuştu. Ne arkadaşlarını, ne yaptıklarını ve ne de paylaşılan tüm o güzel sevgi bağını hatırlamıyordu ama kalbinde sebepsiz derin bir boşluk hissediyordu. Sanki hayatında çok önemli bir şeyler eksikti ve Dostluk, çok mutsuzdu.
Birgün eski yuvasını unuttuğu için ıssız bir bölgeye yaptığı yeni yuvasından dışarı hüzünlü bir tura çıktı ve başı önünde dolaşmaya koyuldu. Biraz uçtu ama eski neşesi yoktu , çabuk yoruluyordu. Uçarken aşağıda kavga eden iki kaplumbağa gördü aşağıya inip onlara neden tartıştıklarını sordu. Birisi yanıtladı: ”Ben ona Dostluk’un öldüğünü söyledim, artık herkes kendiyle ilgileniyor, kimse kimseye yardım etmiyor. Bir merhaba deyip hal hatır soranını bile bulamıyoruz. Dostluk ölmeseydi böyle olmazdı, şimdi hepimiz çok üzgünüz. Nedense hiç anlaşamıyoruz, her konuda tartışıyoruz. Hepimiz her şeyin kendi istediklerimize göre olmasını istiyoruz. O burada olsaydı hep bize birliği hatırlatırdı, dost olduğumuzu unutmazdık, aah ah..” dedi. Gözünden bir damla kaplumbağa yaşı süzüldü.
Birden Dostluk yüreğinde bir sızı hissetti. Diğerlerini unuttuğundan beri ne acı ne de sevinç hiç bir şey hissetmemişti. Dostluk’un kalbinden bi ışık çıkıp düşüncelerini aydınlattı ve birden Dostluk, her şeyi hatırladı. ”Durun durun hayır!, dedi, benim adım Dostluk. Ben sadece çok sert bir şekilde düşmüştüm ve hafızamı kaybettim. Ama şimdi ne olduysa her şeyi hatırlıyorum ve aranıza geri dönüyorum. Hepinize tekrar sevgiyle bağ kurmayı, dostluğu hatırlatacağım ve söz veriyorum kendimi bir daha asla unutturmayacağım. Hem dostluk kavramının ne kadar önemli olduğunu tüm çocuklara öğreteceğim ki böylece dostluk kalplerinde yaşasın, hiç bir yere kaybolmasın. Kim unutursa ona , hatırlayan kişi hatırlatsın…”
Kaplumbağalar neşeyle birbirlerine sarıldı ve üçü birlikte güzel haberi tüm hayvanlara söylemek için hiç de yorucu olmayan upuzun bir yola çıktılar.
O gün bu gündür eskiden küçük sebepler yüzünden arkadaşına küsen herkes, onun istemeden ağaçlara çarpan ve her şeyi unutan dostluk gibi hafıza kaybına uğradığını ve bunun ancak sevgiyle düzeltilebileceğini hatırlıyor ve hikayelerle, masallarla bunu herkese anlatıyor. Biliyor ki bir gün elinde olmadan kendisi düştüğünde , dostluğu öğrettiği arkadaşları kendisini sabır ve sevgiyle dostluğa yeniden ve yeniden uyandıracak.
Dostluğu kalbimizde sonsuza kadar birlikte yaşatmamız dileğiyle…