Yıllardır, içinden gelen, kaynağını bilmediği bir sesle uyanıyordu. Neydi bu ses? Onu çağıran kimdi, neydi, bilmiyordu! Tanıdık bir ses miydi, onu da bilmiyordu. Bu dünyada duyduğu hiçbir sese de benzemiyordu. Anlatılır bir şey değildi, nasıl anlatabilirdi? Ses nasıl anlatılırdı? Bu bir orkestranın mükemmel bir eseri çalması gibiydi. Bazen durgun, karamsar; bazen de coşkun ve neşeli… Bazen karanlık bir gece gibi onu boğuyor, bazen de yıldızlı bir gökyüzünün ışığını içinde dolduruyordu. Bazen içindeki on kişi birden coşuyor, bazen de sesimi duyan var mı, diye düşünüyordu. Artık sadece sesler vardı hissiyatlarında. Seslerden besleniyordu. Peki bu neydi? Bu sesler ona neyi anlatıyordu? Ses sonuçta titreşim sonucu çıkan bir dalganın yayılımı değil miydi? Bu dışında duyduğu seslerin hepsi tanıdık seslerdi. Doğanın çeşitli sesleri… Dalga sesi; rüzgarın, yağmurun, kuşların sesleri nasıl da tanıdık seslerdi ama bu içinden gelen ses… Bunu nasıl anlatabilirim, bu tanıdık hiçbir ses gibi değil, bu bir hissiyat, insanın kalbinin çarpmasının, nabzının hızlı atmasının, sevdiğine kavuşmasının, bir şey beklemeden vermesinin… Bu, karşılıksız sevmenin sesi.
Bir Aşk Hikayesi
- 24 Eylül 2022·
Bilmiyordu bu duygu nasıl gelip içine yerleşmişti oysa herkes gibi yaşayıp gidecekti. Nereden çıktı şimdi bu aşk hikayesi diye sordu kendine. Ateş böceği kimdi Neydi bu duygu içini kemiren Nereden çıkmıştı Şimdi kime anlatacaktı derdini Nasıl anlatılırdı bilinmeyen Anlatmasa da delirecekti Neden bu ışığa özlem “Oysa karanlıktı onları…