Hayatında köklü değişimler isteyenlerimiz, hayatın anlamı ile ilgili düşünce biçimlerinde büyük uçurumlar olduğunu görebilir. Toplumun yapısı, kökümüzdeki bu işleyiş, felsefe alanlarını da büyük ölçüde meşgul etmiştir. Yaşamın içinde bu dengesiz unsurların olması, doğru ve yanlış yargısında bize farklılaşmış görüler sağlar. Biyolojik yapımızın kanunları ve zihnimizin kanunları benzerlik gösterseler de aralarındaki farklar, felsefe ve yaşam doktrinleri olarak, insan seviyesine doğru bir basamak ve tekâmül oluşturma kapasitesi bakımından muazzamdırlar.
Tek bir sistemde, bu kadar farklı algılama ve tanımlama şekilleri bizlere sonsuz bir yaşam ve yaratıcılık imkânı vermektedir. İnsan gelişimi daimî olduğundan, bu gelişim seviyeleri değişkenlik gösterebilmektedir. Yönetim, ahlak, saygı ve değer kavramları ilerleyen süreçlerde tekrar tekrar gözden geçirilmesi gereken unsurlardır. Yaşamda geriye doğru gitmek olmadığından, eski de kalmaya çalışmak yanlış olabilir bazen. Hayatın anlamını arayan, soran bireyler olmalı, böyle bireyler yetiştirmeli, algı ve duyularımızı sonsuzluğa yönetmeliyiz. Kötü eylem ve hallerden kurtulmak, bunları değiştirmek her zaman mümkündür.
Zıttını düşünemediğimiz bir konunun arzusu olmaz ise bunu isteyemez, değişemez ve gelişemezdik. Yeni bir dünya ve görüş inşa etmek, hepimizin elinde. Bencil arzularımızı, özgecil arzular ile değiştirebilirsek bunun yaşamdaki etkisini görebilir ve o yönde gitmeye de devam eder isek bambaşka bir dünya ile karşılaşabiliriz. Buna hemen şimdi başlayarak ve rüya tadında bir yaşamı zihnimizde yaratarak bunun gerçek olmasını sağlayabiliriz.
Aslında her şeyin sihirli bir dokunuş olduğunu görebilmenin hazzıyla, birlik içinde bağlantı kurabilir, yeni bir ben ve biz inşa edebiliriz…