Var olduğundan beri doğayı hor kullanmanın kötü sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalan insanlık, kızılderili şefin bir zamanlar söylediği şu sözlerin anlamını ancak fark etti.
‘Beyaz adam, annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alınıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulamaz. Onun bu ihtirası, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecek. Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak!’
Günümüzde, yaşadığımız küresel sorunlara baktığımızda insanoğlunun hiç gelişmemiş, hiç değişmemiş, hiç ilerlememiş olduğunu söylemek mümkün.
Sabunun bile olmadığı 1500 yıl önce de salgın vardı. Günümüzde dezenfektan ürünlerin her çeşidi var. Yine de salgınlar birçok hayata mal oluyor. Ayrıca insanoğlu, 1500 yıl önce de varlığının, başkalarının yokluğuna bağlı olduğuna inanıp sürekli savaşıyordu; günümüzde de savaşıyor. O yıllarda at üstünde yapılan savaşlar günümüzde masa başında yapılıyor. İnsanlar salgında ölüyorsa, savaşlar yapılıyorsa insanlık nasıl gelişmiş olabilir ki?
İnsanlık büyük patlamanın sırlarını, milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki gezegenin ham maddesinin ne olduğunu bile öğrendi. Ama hayatlarımızı alt üst eden bir virüsün çıkış kaynağını, nasıl yok edileceğini öğrenemedi. Varlığını tehdit eden elzem konularla mücadele edeceğine, birbiriyle erk mücadelesi yapmamayı öğrenemedi. Bu mücadelenin neferi olmanın verdiği güç ve hazla beynini ve kaynaklarını asıl düşmanına, bencil doğasına karşı gerektiğince kullanmayı öğrenemedi. Ve bunun sonucunda;
- Küresel ısınma
- Susuzluk
- Açlık
- Hastalıklar
- Çevre kirliliği
- Eğitimsizlik gibi hayati sorunlar baş edilemez bir boyuta ulaştı.
Kalıcı Çözümler Olmadıkça Aynı Sonuçlar Ortaya Çıkacak
Dünyayı kurtarmak için neyi denemedik ki? Aslında birçok şeyi denedik. Yenilenebilir enerji üretildi, elektirikli arabalar yapıldı, vegan buluşması yapıldı, nükleer silahların yasaklanması ve yayılmasını önleme antlaşması yapıldı. İklim krizi ile mücadelede dünyada öncü bir rol üstlenmek amacıyla “Yeşil Anlaşma” olarak bilinen eylem planı yapıldı. Küresel ısınma, ölmekte olan okyanuslar ve nesli tükenmekte olan hayvanlarla ilgili kötü haberler her gün artıyor. Sonuca bakılırsa atılan adımlar bir işe yaramıyor. Ya da kalıcı çözümler getirmiyor.
Tüm enerji üretimini yenilenebilir hale getirsek, plastikleri yok etsek, silah üretimini durdursak ve mevcut silahları yok etsek bile, dünyamız daha sağlıklı, daha temiz, daha güvenli ve daha iyi olmayacak. Hayatlarımızı alt üst etmenin, tüm canlılara ve özellikle de kendimize acı çektirmenin başka yollarını bulacağız.
Nükleer Tehdit Hâlâ Kapıda
Evren 13.5 milyar yaşında. Dünya 4.5 milyar yaşında. İnsanın ortalama yaşı ise sadece 70. Ömrümüz okyanusta bir damla kadar ama o kısacık zamanı insan gibi yaşayamıyoruz. Daha fazla kirlilik yaratıyor, daha fazla hayvan öldürüyor, daha fazla orman kesiyor ve daha fazla silah üretiyoruz. Nükleer tehdit önemli bir sorun olarak hep önümüzde duruyor. Varlığımızın, başkalarını yok ederek veya başkalarının güçsüzlüğüyle devam edeceği inancı hiç değişmedi. Kısacası tüm antlaşmalara ve gelişmişliğimize rağmen kalıcı çözümler üretemedik.
‘Peki Ne olacak?’ sorusu, insanlık hayrına, bütünün hayrına kullanılmayan beyinlerde, cevap arayan soru. Birbirimiz hakkında olumsuz düşüncelerimizi iyiye dönüştürmediğimiz sürece toplum, hak ettiği refah düzeyine ulaşamaz.
İyi Düşünceleriniz Varsa Yaptığınız Her şey İyi Olur
Dünyadaki yanlışları düzeltmek için önce düşüncelerimizi düzeltirsek her şey yoluna girecek. Kötü düşüncenin; bu dünyadaki kötülüğün kökü olduğunu bilmek, iyileştirmeye başlamak için yeterlidir. Bu, iyi düşünceleriniz varsa yaptığınız her şeyin iyi olacağı anlamına gelir. Sonuç olarak sadece kendimizi iyi hissetmek veya başkalarından üstün hissetmek için lüzumsuz şeyler tüketmemize gerek kalmayacak. Sevgi ve saygıyla aydınlanan bilinçlerde, küresel toplum birbirine güvenecek, korunmak için silahlanmaya bile gerek kalmayacak. Aşırı tüketim duracak, kirlilik azalacak, silahlanma yarışları sona erecek. Bugün sahip olduğumuz ve çözülemeyen birçok küresel sorunun kendiliğinden ortadan kalktığını göreceğiz.
Son buzul erimeden, son ağaç kurumadan, son ırmak coşarken, son kelebek kozasındayken, son arı polen yaparken, son serçe öterken, son gök kuşağının renkleri parlarken beyaz adamın paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlaması dileğiyle.