Bir varmış, bir yokmuş… Soğuk, karlı bir havada, yapayalnız yaşayan, birkaç tane sokak lambası varmış. Bu sokak lambaları, havanın çok soğuk, karlı ve herkesin kendi sıcak evlerine gitmekle meşgul olduğu bu günlerde, hiç kimse onlarla ilgilenmediği, düşünmediği ve bakımlarını yapmadığından dolayı, birer birer ışıklarını kaybediyorlarmış.
Ancak, içlerinden bir tanesi, ışığını hep aydınlık tutmak için direniyor, içinde yanma, parlama arzusu hiç bitmiyormuş. Sokakta hiç kimse, aydınlatacak hiçbir şey olmasa da, bağlantıları incelse de, ışık yaymaya devam ediyor, etrafta ışığına ihtiyaç duyan biri olabilir mi diye bakınıp duruyormuş.
Gel zaman, git zaman, kabloları iyice zayıflayıp, aşağı kadar sarkıp, yere çok yaklaştığında yukarı tekrar nasıl çıkarım diye düşünmeye başlamış. Ama bunun bir lamba için imkansız olduğunu fark etmiş ve mecburen bu duruma boyun eğmiş. İşte tam bu çaresizlik ile, üzgün üzgün dururken, karla kaplı olan yer, onun ışığının ısısıyla erimeye başlamış ve ortaya altındaki toprak çıkmış. Çok yorulduğunu, kendini bırakacağını, bağlantılarının kopacağını hissetmeye başladığı bu son anlarında, aydınlattığı yerden bir kıpırdanış başlamış ve lambayı bir heyecan kaplamış. Bir bakmış ki, minicik iki yaprağıyla çıkan bir bitki ona dönmüş ve dikkatle ona bakıyor. Kafasını çevirerek görmemezliğe gelmeye çalışmış, bitkicik de kafasını çevirmiş, korkuyla, eğilerek saklanmaya çalışmış. O an, sokak lambası minik bitkinin ona ihtiyacı olduğunu, onu fırtınadan, kardan, başına gelebilecek her kötü şeyden koruması gerektiğini anlamış. Yüzünü sevgiyle bitkiciğe çevirmiş, bitkicik de gülümseyerek karşılık vermiş lambaya. Böylece günler geçmiş, sokak lambası onu bırakmamak ve korumak için var gücüyle yaşama tutunmaya çalışmış. Birbirlerini çok sevmişler, ama bitkicik büyüyüp çiçek açtığında, artık sokak lambası da gücünün son damlasını kullanıyormuş. Son kez parlayıp, kendini çiçeğinin yanına bırakmış ve yere düşmüş. Çiçek çok üzülmüş, ona doğru sevgiyle uzanmış… Kalbinden parlayan ışığın sevgisiyle, ona yapraklarını ve çiçeğini uzatmış, lambayı içindeki ışığıyla kucaklayıp sarmalamış…
Sokak lambasının bağlantıları kopuk olmasına rağmen, titreşmeye ve birden ışıldamaya başlamış. İkisi de şaşkın halde birbirlerine bakmışlar ve sımsıkı sarılmışlar. Sevginin ışığının ve aralarındaki bağın ne kadar mucizevi olduğunu keşfederek yeniden hayata devam etmişler…
Tüm kalplerin, sevgi ışığıyla, birbirlerine bağlanması dileğiyle…