Orman yangınlarıyla birlikte ekolojik dengedeki bozulmalar arttı. Oksijenimizi, her türlü canlının yaşam alanını yok etti ve sonucunda karbon, oksijen dengesi bozulduğundan atmosferde biriken fazla miktarda karbondioksit daha fazla iklim değişikliğine sebep olacak. Ve doğada kaybettiklerimizin yerine gelmesi milyonlarca yıl sürecek.
Her krizi ayrı ayrı ele almamız gerektiğini düşünebiliriz ama yanılıyoruz. İklim değişikliği gibi sorunlar ortaya çıktığında, felaketler meydana geldiğinde sadece bölgesel hava durumunu değil, her şeyi incelememiz gerekir. Bu inceleme sonunda, şiddetli dolu fırtınaları gibi yerel olayların bile dünyada olup biten her şeyle bağlantılı olduğunu göreceğiz. Krizlerin hepsi kökünden bağlantılıdır, bu yüzden ortak kökü tedavi edersek hepsini çözeriz. Örneğin selle sevgi arasındaki bağ nerededir?
Sorunların nedenini bulmak için sistemdeki hangi ögenin işlevsiz olduğunu bulmalıyız. Bunları bulup düzeltirsek tüm sistem yeniden dengesine kavuşacak ve afetlerin oluşmasına neden olan kelebek etkisi olmayacaktır.
Doğadaki tüm sistemlerin biribirine bağlı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Küresel ekosistemimizin, yani dünya gezegenimizin hatta güneş sistemimizin, Samanyolu Galaksisi’nin ve nihayetinde tüm evrenin parçaları arasındaki bağlantları ve karşılıklı bağımlılıkları araştıran sayısız bilimsel disiplin ve disiplinlerarası çalışma var. Her şey birbirine bağlıdır ve her şey diğer her şeyi etkiler.
Her şey birbirine bağlı ve bağımlıysa doğal felaketler dediğimiz doğanın bizlere getirdiği zorluklar aslında hiç de doğal değil. Sebebi, elbetteki insanoğlu. Doğanın tümüne baktığımzda, davranışları diğer her şeyle giderek uyumsuz hale gelen tek bir unsur var; insan ya da spesifik olarak insan davranışı.
Özellikle son yıllarda, egolarımızın çılgına dönmesine, ne isterse talep etmesine izin verdik. Sorumsuz, dikkatsiz ve esas olarak düşüncesiz davranışı kabul ettik ve sorumluluk düşüncesini kararlılıkla reddettik. Sonuç olarak özgür olmak yerine gezegenimizi yok eden, milyonlarca insanı öldüren ve tüm türleri yok eden egolarımızın esiri olduk. İronik olarak, özgürlük adına başkalarının özgürlüğünü kısıtladık ve biz de özgür olmadık. Egomuzun hizmetkârı olduk ve dünyamızı mahvettik.
Artık mahvolmuş dünyamız bize daha iyi bir yaşam ve gelecek vermeyecek çünkü parçalanıyor, çöküyor. Oturduğumuz dalı kesen bizler, onunla birlikte düşmek üzereyiz. Düşmeden önce kendimizi yok olmaktan kurtarmak için çok az zamanımız ve tek yolumuz var. Aşırı bencilliğimizi dizginlemek.
Çekirdek bir düşünce olarak sadece dayanışmamız çözüm getirir. Birbirimize karşı düşünceli ve karşılıklı sorumlu olursak, doğada inkar ettiğimiz, bir kenara ittiğimiz dengeyi yeniden kuracağız ve doğanın yeniden kurulan dengesi fırtınaları dindirecek ve dünyayı sakinleştirecek. Bunun için sadece kendimizi düşünmeyi bırakıp herkesi dikkate almaya başlamamız yeterli olacak.
Yoksa dinazorları öldüren şeyin ölçeği üzerinde bir neslin tükenmesine neden olacağız. Bu oldukça korkutucu. Şu anda üzerinde oturduğumuz dal da dahil olmak üzere tüm yaşam ağacını kesmeye çalışıyoruz.