Artık bir yılı aşkın bir süre oldu, umutlar da azalmaya başladı. Sanki üzerimizdeki ağırlık her geçen gün daha da artıyor.
Bütün dünyadaki insanlar için bu dünya bir hapishaneden farksız oldu. Nerede olduğunun, ne yaptığının hiçbir önemi yok. Görünen tek bir gerçek var, bir felakete doğru adım adım ilerlediğimiz.
Peki ama neden oldu?
Bu pencereden baktığımda gördüğüm ne?
Bu, dışımda hissettiğim, beni içine almayan, mutluluk telaşı içindeki bahar, kuşlar, ağaçlar, çiçekler, böcekler neşe içindeler. Doğa neden ben yokmuşum gibi davranıyor?
Bir annenin ev hapsi verdiği çocuklar gibiyiz. Dışarıda oynayan diğer canlıları kıskanarak seyrediyoruz. Tam bir can sıkıntısı, hiçbir oyuncak artık bizi mutlu etmeye yetmiyor. Ne televizyon ne maç ne müzik ne sinema… Sanki bütün hepsini biliyor gibiyim, haberler daha ağızdan çıkmadan eskiyor, siyasetçiler de kötü birer aktör gibiler, ne oynayacağını bilmeyen…
Peki ama neden böyle olduk ki? Pencereden baktığımda doğanın işleyen tek güç olduğunu hissediyorum, yaşayan tüm canlıları kendi içine katan ve mutlu eden.
Benden beklediği ne peki?
Kendimi kapattığım bu hapishaneden farksız dünyadan çıkmam için ondan yardım istememi ve söz vermemi istiyor. Eskisi gibi kendi dışımdakilere kötü davranmayacağımın sözünü istiyor, bir annenin çocuğundan istediği gibi.
Bir Aşk Hikayesi
- 24 Eylül 2022·
Bilmiyordu bu duygu nasıl gelip içine yerleşmişti oysa herkes gibi yaşayıp gidecekti. Nereden çıktı şimdi bu aşk hikayesi diye sordu kendine. Ateş böceği kimdi Neydi bu duygu içini kemiren Nereden çıkmıştı Şimdi kime anlatacaktı derdini Nasıl anlatılırdı bilinmeyen Anlatmasa da delirecekti Neden bu ışığa özlem “Oysa karanlıktı onları…