Korku, evrensel duygulardan biridir. Gerçek bir tehlikenin ya da bir tehlike olasılığının, düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusuna korku denir. Korkuyu, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his olarak da tanımlayabiliriz.
Beynimiz bizi hayatta tutmak için çok itinalı ve titiz bir çalışma sürdürür. Amacı ise yaşamsal risklerden bizi korumaktır. Evrimsel açıdan ele aldığımızda korku, vücudumuzun çevremizde algılanan bir tehdide karşı stres tepkisi geliştirmesiyle, ilkel bir hayatta kalma mekanizması olan “kaç ya da savaş” davranışını ortaya çıkarmasıdır. Kaç ya da savaş tepkisi beynimizde duygularımızdan sorumlu beyin bölgesi amigdala tarafından gönderilen sinyallere bağlıdır. Bu bölge beynimizdeki korku işlemesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Amigdalamız fiziksel bir tehdit ile zihinsel bir tehdit arasındaki ayrımı yapamaz. Bu yüzden aç bir kurtla karşı karşıya kaldığımızda ortaya çıkan avuç içlerinin terleyip endişe seviyesinin yükselmesi durumu; korku filmi izlerken ya da bir iş görüşmesi anında ortaya çıkabilir. Korku aslında kötü değildir, bir uyarıcı ve uyandırıcıdır. Bir diğer görevi de bizi korumak. Önemli olan, hiçbir şeyden korkmamak da değil zaten. Hastalık korkusu, temiz olmayı ve iyi beslenmeyi sağlar. Ölüm korkusu, hayatı anlamlı yaşamak için bir sinyal olabilir. Korku, bilinmeyene karşıdır. Korkacak bir şey olmadığını anlamak için, bilinmeyeni tanımak ve keşfetmek gerekir.
Peki korkularımız ne zaman oluşmaya başlar? Korkuların oluşumu bebeklikten itibaren başlar. Her gelişim dönemi farklı farklı korkuları beraberinde getirir. Çocuk çevresini tanıdıkça, beden ve zihin yetenekleri geliştikçe korkularını aşar ve olgunlaşır. Bu dönemde ebeveynlerin, çocukların korkularını aşmalarına yardım etmesi ve doğru bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. “Sen büyüdün artık, bunda korkulacak ne var?” gibi söylemlerden uzak durmalıyız. Onların korkularını önemsemeliyiz ve çevreden örnekler göstererek, o korkuyu aşmalarına yardımcı olmalıyız. Basit bir örnekle açıklamak gerekirse; kediden korkan bir çocuğa, kediyi sevip okşayan bir çocuğu göstermek korkusunu aşmada yardımcı olabilir. Böylece korkuların getirdiği duygu ve deneyimler, hayattaki her türlü stres kaynaklarına uyum sağlama yeteneği kazandırır.
Her yaş döneminin korkuları farklılık gösterir. Büyüdükçe korkularımız da değişir. Kiminde sınav korkusu vardır, kiminde başaramama korkusu… Bazı kişilerde terk edilme korkusu, iflas etme korkusu, değerini kaybetme korkusu, öleceği korkusu, kapalı alan korkusu, yükseklik korkusu, toplum karşısında konuşamamak korkusu… Bu listeyi uzatmak mümkün. Birçok korku vardır ancak temelinde tek bir korkudan türemiştir. Tek bir ağacın dalları, filizleri gibidir korkularımız. Bütün korkuların temelinde ölüm korkusu vardır. Korkuların büyük bir çoğunluğu hayal gücünün ürünüdür ve çok azı gerçektir. Hayatın gerçeklerini görmeli ve korkularımızın doğal bir durum olduğunun farkına varmalıyız. Korkularımızı kabullenmek bizi özgürleştirir. Korku duyulan durumdan veya nesneden kaçmak, uzak durmaya çalışmak bu fikrin doğruluğunu test etme şansını ortadan kaldırır. Çoğu insan, korkunun kendini kontrol etmesine izin verir ve zihinlerinin onlara gönderdiği tüm olumsuz mesajları dikkate alır. Giderek korkular devam eder ve hayatı zorlaştırır. Savaşmak yerine kaçmayı tercih etmenin sorunun çözümüne hiçbir faydası olmaz. Korkularımızdan kaçmama kararı almak, korkuyla mücadelede ilk ve en önemli adımdır. Korkunun kendisine odaklanırsanız, korkunuzu büyütürsünüz. Korkuyu keşfetmek, onu gözlemlemek, sizi hangi konuda uyardığını anlamaya çalışmak onu güçsüzleştirir. Onun gerçek olmadığını, sahte olduğunu fark edersiniz ve yerini sevgi doldurmaya başlar. Çünkü korku, sevginin var olmadığı yerde kendini var edebilir. Korkularımız ancak sevgiye dönüştüğünde bitebilir. Kızdığımız, öfkelendiğimiz, üzüldüğümüz anlarda içimizdeki bir korkumuz tetiklenmiş demektir. Bu anlarda hangi korkumuzun ortaya çıktığını bulmak ve onu sevgiye dönüştürmek gerekir.
Sizi durduran şeyin korku olduğunu mu sanıyorsunuz? Gerçek şu ki, bu doğru değil. Korkunun belirsizliğe ve kuşkuya sebep olabileceği doğru, ancak durmaya devam etme kararı veren sizsiniz. Tam olarak nelerden korktuğunuzu bilirseniz, onu kendinizden ayırmak, kabul etmek ve çözüm yolları üretmek kolaylaşır. Korkularınızın üzerine aşamalı biçimde gidebilirseniz, her aşamada sıkıntınızın azalıp, kendi üzerinizdeki kontrolünüzün arttığını görürsünüz. İlk denemelerde sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu sıkıntınızı korku uyandıran durum veya nesneden kaçmadan aşabileceğinizi unutmayın. Bu da cesaretinizi ve kendinize olan güveninizi arttırır. Başlangıçta çok korkutucu ve zor olduğunu düşündüğünüz bir eylemi kolaylıkla yapmış olursunuz. Korkunuzun sizi esir alması yerine onu kontrol etmeyi deneyin. Böylece onunla kolayca baş edebilirsiniz. Kendinizi daha yeterli, daha becerikli ve daha güvenli hissedersiniz. Gelecekte yaşayabileceğiniz sorunlarla nasıl baş edebileceğinize dair fikir edinmiş olursunuz.
Daha özgür bir yaşam için korkularınızı keşfedin ve yönetin. Korkularınızdan korkmayın.