Doğa güzelliktir, estetiktir; usta bir sanatçıdan gözlere sunulan cennetten renklerdir. Çöldeki vahadır, sık ormanlar arasında gizlenmiş yüksek çağlayanlardan düşen karbonatlı sudur; denizdeki tuz, kutuplarda buz, sütü sağılan inektir; terdir tüm canlılardan damla damla süzülüp düşen, buhardır güneş ışınlarına teslim olup göklere yükselen ve hayatın ta kendisidir doğa; doğumdan ölüme dek bütün canlı varlıkların at koşturduğu arenadır, milyonlarca yılın zaman tünelinde.
Sisli bir gecenin sabahında, yaprakların üzerinde parlayan minicik su damlasını içen bir kelebeğin muhteşem kanat renkleridir doğa; sabahın erken saatinde güneşe merhaba diyen sessizce açılıp yeryüzünü bir ressam hassasiyetiyle canlı renklerle boyayan çiçeklerin, uğur böceğinin kanadındaki kırmızıdır doğa. Dallarını rengarenk dolgun meyvelerle süsleyen yaprakların rüzgârın fısıltısıyla yaptığı dans, olgun bir incirden fışkıran baldır doğa. Ceviz tanesini afiyetle kemirirken sevimli görüntüler veren sincapların, şakıyan bülbüllerin, sırtında yemeğini taşıyan karıncaların yürüyüşüdür doğa.
Dağların zirvelerini süsleyen kar, yamaçlarını kaplayan yemyeşil ağaç örtüsü, ovalarında açan papatyaların zarafetidir doğa. Uçurum kenarlarında zıplayan keçi, bal üretmek için çalışan işçi arıdır. Denizin ısrarlı dalgalarıdır, su altında bale yapan deniz canlılarıdır. Havada uçan kuş, meleyip duran kuzu, ağaç gövdelerine ritimli vuruşlar yapan ağaçkakan, yanardağlardan kusulan öfkeli lavlar, bulutlardan boşanan yağmur ve çatıları uçuran acımasız tayfunlardır doğa.
Doğa tüm renklerinin, tüm yaşamın dansıdır; fırtınalı bir gecenin sabahındaki huzura uyanışıyla. Bunların hepsidir; tüm canlıların ortak nefesi, ama en önemlisi anadır doğa. Yüce yüreğiyle, milyonlarca farklı canlıya aynı sevgiyle kucak açandır. Onun sevgisinden şüphe eden var mıdır ki! Ara sıra kaşlarını çatıp şimşekler yollasa da, ardından öfkesi geçince yine tüm güzelliklerini seferber etmesini iyi bilir, o yufka yüreğinden taşan şefkatiyle. Yoksa, onun da haşin kanunları, kuralları vardır. Dedik ya, anadır diye, ayrım yapmamak ya da affetmek şânındandır evlatları arasında.
Soğuğu ve karanlığı bol, uzun kış aylarının sonunda, bir kez daha yerküreyle flört etmeye koşan güneşin yakınlığıyla sarhoş düşen tohumun çimlenmesidir. Kurumuş toprağın suyla buluşmasında çıkardığı sestir. Ve Nisan yağmurlarının oluşturduğu küçük su birikintilerinde büyüyen yarpuzun kokusudur.
Uzun kış gecelerinin ardından, baharın ılık esintileriyle coşan yüreklerin sevincine katılan minicik, şen şakrak serçelerin bahar türküleridir doğanın sesi. Eriyen karların arttırdığı debileriyle daha bir köpürerek akan derelerin ritimli sesidir. Karlı dağların kurt ulumalarına karışan köpeklerin meydan okuyan havlamalarıdır.
Ömrünü tamamlayıp, bir ayrılığın acısını yansıtan hareketlerle, bir o yana bir bu yana savrulan sarı, kahverengi, kırmızı, kurumuş yorgun yaprakların yavaş çekimi gibi, toprağa düşen canların son vedasıdır, toprakta yarattığı muhteşem örtüsüyle. Toprağa düşmesi berekettir, yeni yaşamlara katacağı hayattır ve güneşli sıcak bir güne merhaba demek için bekleyiştir.
İNSANIN AYAK SESİ
Geliştiğini iddia eden ilkel insan, sevdiğini öldürüyor, zarar veriyor ve bu ona normal geliyor. İhtiyacı olmayan şey üzerinde hak iddia ediyor, hatta gasp ediyor. Tüketiyor ve bunun için acımasız yollara başvuruyor.
Doğaya karşı savaş açıyor, doğa üzerine tahakküm kurduğunda zafer kazanacağını düşünüyor. Doğaya yaptığı zulmü meşru kılıyor. Değersizleştiriyor, kendisi dışında yaşam hakkını yok sayıyor.
Ve aslında yaşadığı gezegeni bir çöp yığınına dönüştürmekten başka hiçbir şey yapmıyor. Oysa Doğa ona tüm cömertliğiyle hizmet ediyor.
Plastik atıklar (yoğurt- peynir kapları, pet şişeler ve kapakları, deterjan şişeleri, eski plastik oyuncaklar, damacana, plastik askılar vs.) önemli ekonomik kayıp yaratan değerli bir hammaddedir. Defalarca geri dönüşümü ile önemli ekonomik ve çevresel değerler yaratır ve bu sayede kaynakların gereksiz kullanımı önlenerek korunmuş olur. Tüm atıkları çöpe ve çevreye atmak yerine kaynağında ayrıştırmayı alışkanlık haline getirmeyi yok saydık.
Sınır, bölge, kıta tanımayan olumsuz sonuçları her geçen gün daha fazla hissedilen iklim değişikliği, insan kaynaklıdır. Binlerce insanın ölümüne, ekonomik yıkıma yol açan iklim kaynaklı kasırga, hortum, sel, aşırı yağış veya kuraklık, su kıtlığı, gıda yetersizliği, orman yangınlarının insan kaynaklı olduğunu yok saydık.
Sosyal çevre ve ekolojik çevreyle olan ilişkilerimizde ahlakî ve hukukî sorumluluğumuz eşittir. Günde 6 milyon ekmeği çöpe atar hale geldik. Ülkemizdeki 300’e yakın irili ufaklı doğal gölün yüzde 60’ını kuruttuk. Beşinci büyük gölümüz Akşehir’in artık haritadan silindiğini yok saydık.
Günlük yaşamın temizlik ürünlerinin hatalı kullanımıyla insan ve çevre sağlığını olumsuz etkiledik. Çamaşır ve bulaşık deterjanları, çamaşır suyu, yağ çözücüler vs. hepsi kimyasal olarak doğada kalır. Daha temiz olmak için makinenin gözüne fazla dökülen her miktar için düşün! Deterjanlardaki fosfat çevre sağlığı için önemli kimyasallardan biridir. Çamaşır suyu ve dezenfektanlar hem çevre hem sağlık açısından tehlikeli olduğu halde, az kullanmayı başarmayı yok saydık.
Kuraklık alarm veriyor ama hâlâ panik olmadık. Kişi başı su tüketimi 80 litre olması gerekirken, biz 190 litre kullanarak rekora koştuk. Çeşmeyi her açtığımızda su olacağını sanıp, duşta gereğinden fazla su kullanıp, tuvalet sifonunu gereksiz yere iki kez çektik. Dişlerimizi fırçalarken suyu kapatmayı yok saydık.
Suyu böyle harcamaya devam edersek ülkemiz artan nüfus artışı ve küresel ısınmanın da etkisiyle su fakiri bir ülke olma yolunda. Bugün tasarruf yapmaya başlamazsak, yarın tasarruf yapacağımız suyumuz olmayabilir. Alışkanlıklarımızı değiştirerek, tüm insanlık ve ekosistemimiz için, yaşam için, gelecek için, en önemli unsurlardan biri olan suyumuzu korumak için bir adım atalım. Bulunduğumuz ortam, yaptığımız iş ne olursa olsun, hepimiz bireysel sorumluluğumuzu üstlenelim.
Yağan yağmurun ardından havayı kaplayan toprak kokusunu içimize çekelim, duralım düşünelim bir an; nasıl bir gelecekte yaşamak istiyorum ve çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakmak istiyorum? Haydi hep birlikte, yarının suyunun sorumluluğunu alalım, geleceğimizi koruyalım.