Tüm gerçekler gözümüzün önündedir aslında. İnsan, nasıl ki bir olayın ya da koşulun içindeyken sağlıklı bir yorumda bulunamıyorsa tüm yaşamımız için de bu durum geçerli olabiliyor. Kendi benliğimizin farkına vardığımızdan bu yana büyümemizin yanında ona eşlik eden sorularla yaşam genişleyerek devam eder. Bazılarımız cesaretli çıkar, çevresinin “Düşünme çocuğum, bu konular derin!” uyarılarına kulak asmadan soruların cevabını aramaya devam eder; bazılarımız korktuğu ya da cezbeden dünyevi işlerden zaman bulamadığı için vazgeçer.
Tüm cevaplar doğanın kendisindedir aslında. Sadece kafamızı biraz kaldırıp çevremizi şöyle bir gözlemlemek sorularımızın cevaplarını bize verecektir. Doğada her şey yalnızca bir diğeri için vardır, yaşayışının kendinden çok dışındakilere faydası vardır ve bu nitelik doğayı kusursuz kılar. Doğadan gözlerimizi alıp insanoğluna çevirdiğimizde yalnızca bencil egomuz için çalıştığımızı görebiliriz. Bunda yadsınacak bir şey yoktur çünkü bu yaratılışımızın bir gerçeğidir, fıtratımızdır. Anneler bile yalnızca kendi çocukları için merhametlidirler.
İşte geçmişten bu yana insanoğlunun üstüne yağan felaketler, geçti derken geçmeyen sıkıntılar, saniyelik mutluluklarımızın daha ileriye gitmemesi, hepsinin sebebi bu kusursuz doğaya karşıt bir şekilde yaşam sürmemizden kaynaklıdır. Eğer doğadan örnek alarak yaşamayı öğrenirsek doğa bizi düzeltme çabası göstermeyecektir.
Varoluşun devamı döngüseldir. İnsan vücudundan örnek verecek olursak kalp atışımız, kan akışımızın yani döngümüzün tamamlanması sonucunda mümkün olur. Her varlığın bir döngüsü vardır; en küçük bakteriden kocaman okyanuslara kadar her şey bir döngü içinde işler. Her fizyolojik canlı bedeninde döngü olduğu gibi evrenin de kendisi başlı başına bir döngüyü gerçekleştirir. Yine hayvansal bedenden örnek verecek olursak hiçbir döngü yoktur ki tek bir hücrenin ya da organın gücüyle meydana gelmiş olmasın. Bir döngünün tamamlanması için bütün vücudun, yaşam formunun ortak gayreti söz konusudur. Bunu bizim haberimiz dahi olmadan gerçekleştiren güce sistem deriz. Bu sistem bize bizden yakın kan damarlarımızın içinde ve dışında gezindiği gibi tüm gezegenleri de döndürür. Hem insan bedenindeki akış hem de evrendeki akış aynı sistemin bütünlüğü içinde gerçekleşir.
Hayvanlar var olan sisteme çok güzel ayak uydurmuştur. Hiçbir arı o kovana yalnızca kendisi için polen bırakmaz, bütünün ihtiyaçlarını gözeterek iş görürler. Polenleri çiçeklerden toplayan arılar ve o polenleri bal yapan arılar olmak üzere bir iş bölümü vardır aralarında. Arılar bilirler ki dünyanın en lezzetli ve en şifalı gıdasını yalnızca birlikte çalışırlarsa var edebilirler. Karıncalarda da olduğu gibi, tek bir karınca kocaman bir örümceğin karşısında hiçbir şeydir ama dostları olan diğer karıncalar varsa eğer kendilerinden büyük ama birliklerinden küçük olan örümceği yenebilirler.
Doğa bize birliğe gelebilmemiz için birçok örnek sunar, yeter ki biz görmek, bilmek ve edinmek isteyelim.
Bir Aşk Hikayesi
- 24 Eylül 2022·
Bilmiyordu bu duygu nasıl gelip içine yerleşmişti oysa herkes gibi yaşayıp gidecekti. Nereden çıktı şimdi bu aşk hikayesi diye sordu kendine. Ateş böceği kimdi Neydi bu duygu içini kemiren Nereden çıkmıştı Şimdi kime anlatacaktı derdini Nasıl anlatılırdı bilinmeyen Anlatmasa da delirecekti Neden bu ışığa özlem “Oysa karanlıktı onları…