Kişisel gelişimimiz, bütünün gelişimine bağlıdır. Doğadaki bütün canlılar, türünün diğer bireyleriyle doğru bir ilişki sayesinde hayatlarını devam ettirirler. Bu yüzden, sadece kendimizi düşünerek bir gelişim göstermemiz, gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. Bu, çevremizde hayranlık uyandıran ve bize ün kazandıran bir şey olsa bile, daha geniş çerçevede bütüne zarar veren bir etkiye dönüşür. Benim bireysel özelliğim, potansiyel olarak çok önemli olmakla birlikte, herkese birlikte yarar sağlamaktan uzaktır. O, sadece kendine fayda sağlamak ve etrafından beslenmek, bu şekilde zararlı bir şekilde büyümek, var olmak ister. Halbuki bizim kişisel niteliklerimiz, başkalarıyla uygun bağları kurmak ve hep birlikte mükemmel bir organizma olarak var olmamız için bize verilmiştir.
Dikey olarak gelişme isteğimiz, bizim zararlı egosal gelişimimizi temsil eder. Yatay gelişimi ise küçümseriz. Çünkü, diğerlerinin her zaman yoksul, aptal, bakıma muhtaç halde olduğunu düşünürüz. Başarılı insanlar, görünüşte basamakları üçer beşer atlayarak gidip zirvelere oturmuşlardır. Ancak bilmeliyiz ki, egoist başarıların hepsi, aslında diğer insanların zayıflıklarından beslenerek meydana gelmiştir. Sonunda, tüm dünyada içinden çıkılmaz problemlerle karşı karşıya kaldık. Öyleyse bireysel bütün başarılara ne oldu? Hepsi, ne yapacağını bilmeyen diğerlerini, egoist bireylerin sınırlı sürelerde bencilliklerinin arkasından sürüklemesiyle felaketlere dönüştü. O yüzden, gerçek olana bakacak olursak, insanlık olarak şimdiye kadar çok az geliştik. Çünkü, gerçek başarı ne kadar geniş bir alana ne miktarda fayda sağladığımızla ölçülür. Görünen o ki, bireysel başarılar bizi insanlık olarak başarısızlığa götürmüştür. Çözüm, herkese fayda sağlamak ve kişisel çıkarı düşünmeden bunu yapmaktadır. Bireysel olarak elde ettiğimiz mutluluklar, geçici mutluluklardır. Birlikte edindiğimiz mutluluklar ise, kalıcı mutluluklardır. Bir bardak çay ve iki küp şeker düşünelim. Bu iki şekeri çaya attınız ve bardağın dibine çöktü. Sonra karıştırmadan içmeye başladınız. Önce hiç tat alamaz, sonunda ise şekerin yoğunluğundan mideniz bulanır. Yeterli süre karıştırdığınızda ise, şekerin tadı homojen şekilde yayılır ve siz de güzel bir tat elde edersiniz. İşte yatay veya genel gelişim, olması gereken ideal gelişimdir ve bu örnekteki gibidir. Aramızdaki ilişkilerden ve sosyal hayatımızdan alacağımız lezzet hep beraber homojenize olmamıza bağlıdır. O yüzden, bu karışma ve hep birlikte harmanlaşma eylemini yerine getirmeliyiz ki, insanlığın tamamının şimdiye dek başarılı olamadığı bu güzel duruma kavuşabilelim.
Gerçek başarı, hepimizin birbirini hissettiği ve tüm insanlık olarak ne olduğumuzu anladığımız iyi bir çevreyi inşa edebilmektedir. Buna ulaşmanın ilk basamağı ise, başkalarına zarar verme potansiyeli olan düşüncelerimizi, eyleme dökmemektir. Çünkü, zarar vereceksek hiçbir şey yapmamak daha iyidir. Sonra, başkalarıyla bütünsel bir şekilde var olmamızın gerekliliğini anladıkça, başkalarının iyiliğini