“Eskiden her şey ne kadar da güzeldi.” diyoruz. Hepimizde güven duygusu ve huzurumuz vardı. Komşumuza güvenirdik, kapının önünde çocuklarımız oynarken, yemeğimizi pişirebilirdik. Mutfakta, içimiz rahat, gözümüz arkada kalmazdı. Çünkü biz bakmasak da komşumuz oradaydı ve göz kulak olurdu onlara mutlaka. Acaba çocuğumu alıp götürürler mi endişesiyle değil, onun ayağına taş takılıp düşerse, komşum gözyaşlarını siler, yarasına üfler başını okşar, kendi çocuğu gibi bakar diye düşünürdük. Güvenirdik kısacası… Kapımız açıkken, mahalle bakkalına gidip ekmek alabilirdik, ya hırsız girerse diye, aklımızın ucundan bile geçmezdi. Tüm bunları yaşamamış olsanız bile, anneannelerinizden
Hikaye gibi gelse de kulağa, genç olup, hiç yaşamamış olsanız da bunları, hayal etmesi bile çok güzel değil mi? Sokaklarda oynayan bir tane çocuk bile yok günümüzde. Şuradan şuraya gönderemiyoruz çocuklarımızı… Teknoloji ile donatılmış akıllı saatleriyle bile… Çünkü hiç kimseye güvenemiyoruz. Çok sevdiğimiz ailemizden dahi, paranoyak düşüncelerle, başına bir şey gelebilir diye korumaya çalışıyoruz neredeyse. Evlere hapsediyoruz ya da açık havada ki güzelim parklar yerine, denetimli, kapalı oyun alanlarına bırakıyoruz korka korka…
Değerlerimizi kaybetmeye başladık maalesef. Amca, teyze diyerek tanıtamıyoruz dışardaki insanları çocuklarımıza. Korkuyoruz birbirimizden ve güven duygumuzu yitirdik ne yazık ki birbirimize…Bu koşullarla ve evhamlarla dolu olarak yaşamak, hem kendimize hem sevdiklerimize hayatı zehir etmek istemiyorsak, buna bir çözüm aramalı ve bulmalıyız. Önce kendimizden başlayarak değişmeliyiz ve bu değişimi gerçekten, yürekten istemeliyiz.
Güven duygumuzu yeniden kazanmak dileğiyle…