Çocuklarımız bizim her şeyimizdir. Hepimiz, çocuklarımız için çalıştığımızı, onlar için yaşadığımızı söylüyoruz. Madem onlar için yaşıyoruz, elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, neden hiç mutlu değiller ve tatminsizler o halde?
“Şimdiki çocuklar bir garip, bizim gibi değiller, biz çocukken böyle miydik? Küçücük şeylerle mutlu olurduk.” diyoruz ve onların bu doyumsuzluklarını anlamak bizim için çok zor oluyor. Çünkü biz bu kadar iletişimle donatılmış, sosyal ağla dolu bir zamanda doğmadık. Dolayısıyla biraz onların bakış açısıyla bakarak empati yapmalıyız ve kendimizi onların yerine koymalıyız. Onlara çocuk değil, geleceğin yetişkinleri gözüyle bakmalıyız. Çocuklarımızı inceleyerek, gözlemleyerek, doğalarının neye yatkın olduğunu ortaya çıkartarak, kendi doğalarının uygunluğuna göre çevresini düzenlemeliyiz. Çevresi kendisine benzer doğadaki insanlardan oluşabilirse, ilişki ve iletişim kurmakta zorluk çekmez ve çok daha mutlu çocuklar olarak büyüyebilirler.
Tabi ki bunu sağlamak kolay olmasa gerek fakat her şey bir düşüncede başlamıyor mu ve düşüncelerimiz birbirimizi etkilemiyor mu? O zaman bizler de düşüncelerimizi bu yönde geliştirerek tüm ebeveynlere yayabiliriz. Öyle ya da böyle, bulunduğumuz çevreye bir şekilde bağlı olduğumuzu, erken yaştan itibaren çocuklarımıza aktarmalıyız. İçinde bulunulan çevrenin çok zararlı olabileceğini, oyunlar, örnekler ve diğer şekiller aracılığıyla onlara göstermeliyiz. Çevrenin zaman içinde nasıl öne geçebileceğini ve insanların kafasını karıştırabileceğini açıklamalıyız. Öyle ki, olumsuz bir çevre içinde yer aldıklarında, kendilerini hapiste, parmaklıklar arkasında bulabileceklerini anlatmalıyız onlara.
Çocuklarımız, iyi bir sosyal çevre içinde yer alırlarsa, o çevrenin inandırıcılığı, dürüstlüğü onları olumlu şekilde etkiler. Bunlar, her yaştan çocuğa değişik yollarla göstermemiz gereken örneklerdir. Böylece çocuklar, çevrelerini, arkadaşlarını ve maruz kaldıkları medya materyallerini seçerek kendilerini eğittiklerini ve esas olarak kendi yazgılarını belirlediklerini anlayacaklardır. Bu açıklama sayesinde, biz ebeveynler olarak, medyanın ve günümüzde insanların maruz kaldığı her şeyin, bizlere neyi göstermesini istememiz gerektiği konusunda bir sonuca varabiliriz.
Doğanın örneğini takip etmek, tek doğru eğitimdir. Tıpkı doğadaki tüm yaşayan canlıların birbirleriyle uyum, düzen ve bağ içinde yaşamlarını rahatça sürdürdükleri gibi, çocuklarımıza da birbirleriyle nasıl bağ kuracaklarını ve birbirlerini nasıl seveceklerini öğretmeliyiz. Önemli olan, onlara doğru yolu göstermektir.
Eğitim, hayatta neyin daha önemli ve neyin daha az önemli olduğunu çocuğa öğretmek demektir. Ne iyidir ve ne kötüdür, ne yapmaya değer ve ne değmez? Başkalarına ve dünyaya nasıl uygun şekilde davranacağını bilen kişi başarılı olacaktır. Kendi doğasına benzer kişilerle çevresini kuran kişi, hem kendisiyle hem de tüm çevresiyle denge içinde hareket edecektir.
Biliyoruz ki, çocuklar sözlerden çok hareketlerden öğrenirler. Ayrıca, bir arada yaşayan insanların davranışlarını da birbirlerine bulaştırdıkları ortada. Bu durumda, öncelikle bizim kendi düşüncelerimizi gözden geçirip, düzenleyip, hareketlerimize yansıtarak çocuklarımıza örnek olmamız gerekmektedir. Evet, biz onlar için yaşıyoruz, çocuklar bizim gelecek toplumdaki bireylerimiz. Yaşamak için gerekli olan maddiyatı çocuklarımız için çalışarak sağlıyoruz, peki ya dünyada ki bencil kişilerden nasıl koruyacağız. Bunların birbirlerini yok etmek için yaptıkları savaşlarla, doğaya ve içinde yaşayan tüm canlılara haksız yere yaptıkları zulümlerle harabeye döndürdükleri bir dünya mı bırakacağız onlara?
Çocuklarımıza, saygı ve sevgi dolu insanlarıyla, içinde mutlu ve uyum içinde yaşayan tüm canlılarıyla güzel ve tertemiz doğasıyla bir dünya bırakmak istiyorsak, onlara doğru davranmaya şimdiden, başlamalıyız. Onların doğa ile denge içinde yetişmesini dilediğimiz an, sadece düşüncelerimiz ve dileklerimiz aracılığıyla, doğanın sistemini uygun şekilde etkilemiş olacağız.
Sonuç olarak, doğanın her şeyi kapsayan gücü, hem çocukları, hem de anne ve babaları, dolayısıyla tüm evreni etkileyecektir. Görünürde çocuklara yönelik eğitim sistemi, yetişkinleri de gerçekten değiştirecek ve yeniden dengeye getirecektir. Bu durumda gelecekle birlikte şimdiyi de değiştirebiliriz.
Birlik olup, çocuklarımız için düşüncelerimizi değiştirebilmek dileğiyle…