Anlam derdimiz her insanda var olan bir zihin yapısıdır. Anlam aramak, anlam bulmak, insanın zihinsel yapısında var olan bir olgudur. Anlam hayattaki ölçümüzün bir ürünüdür. Her şeyi zamansal algılarız. Zamandaki fenomenler, yaşadıklarımız andaki algılayışlarımızdır. Her var oluş anlam aranmasını talep eder ve bir anlayış oluşur, anlaşılmak istenen her olgu, anlam algısına sokar. Hayattaki algılarımız ya özneldir ya da nesnel. Anlaşılmak isteyen insanoğlu da bu doğamızın içerisinde, anlamda değer alabilmek üzerine yapılandırılmıştır. Anlayış eksikliği daimi bir süreksizliğe götürür, anlaşılmak istenen her varlık gereği kadar anlaşılma ile bir değer kazanır. Anlamak ve anlaşılmak daima hayatta var olacak bir insan çabasıdır. Havanın, suyun, güneşin ve her fenomenin bir anlam hikayesi olduğu aşikar. Anlayışımızı sonsuz yapabilmek ise anlayan ile anlaşılan arasındaki kısır döngüyü çözme girişiminde bir alan bırakır. Anlam vermek yerine anlamın kendisi olmak,  ödül ve cezayı akışına bırakıp saf olabilmek önemlidir. Su gibi berrak ve her kabın şeklini almak, anlayışların değişkenliğini ve anlayanın da yegane amaç olmadığını ortaya koyar. Anlam ve anlaşılmak, kısacası her şeye rağmen hayata gülebilmektir. İyi anlayışlar dilerim…